7 Ağustos 2016

Allah'ı Kim Yarattı?


Öncelikle belirtelim ki bu tip soruların sorulmasında hiçbir yanlış taraf yoktur. Ne günahtır nede insanı dinden çıkarır. Hatta çoğu insan hayatının bir döneminde bu soruyla çoktan karşılaşmıştır bile. Burada önemli olan bu soruya mantıklı yanıt aramak iken kimileri için sanki bu soru teizmi mağlup edecek yegane sorudur. Hatta günümüzde dahi ateizmin göze batan simaları(Dawkins, Carl Sagan gibi) bile bu soruyu sormuşlardır. Ama bu sordukları soruyu cevaplarken bazı noktaları gözden kaçırmışlardır. Bu makale boyunca bu sorunun kökenine inilip bir kaç maddede sorunun tutarsızlığı gösterilecektir.

1-) Günlük hayatta bile kavramları doğru kullanma oldukça önemlidir. Hatalı kullanımın ve yanlış anlaşılmaların önüne geçer. Mesela "Kaşıkla ekmeği kes!" dersek bu belli ki doğru bir kullanım olmaz ve nesneye farklı bir konum affetmiş oluruz. Felsefe'de ise kavramları düzgün kullanma daha bir elzem oluyor. Mesela "Bardağı kim yaptı, Masayı kim yaptı?" dersek -buradaki objeleri yapan her ne olursa olsun- otomatik olarak bu objelerin yapılmış olduğu sonucu ortaya çıkar. Yani aynı zamanda sorudaki öznenin neliği ortaya koyulmuş olur. "X'i kim yarattı?" diye sorduğumuz zaman ise burdaki "X" yaratılmaya müsait bir şeyi temsil eder. Mesela "İnsanı kim yarattı?" diye sorarsak otomatik olarak "İnsan" kavramı yaratılmış bir varlık statüsüne girer. Eğer "Allah'ı kim yaratmıştır" dersek bu seferde Allah'ı yaratılmış bir varlık statüsüne sokarız. Aslında bu düşüncenin temelinde şu varsayım yatıyor. Bütün kainatı yaratanın aslında o yarattığı şeyin özelliklerini taşıdığı gibi bir yanılgı vardır. Bu durumu şu örnekle daha iyi anlayabiliriz. "Windows yazılımını Bill Gates yazmıştır. Peki Bill Gates'i kim yazmıştır?" dersek yine aynı hatalı varsayımdan dolayı yanlış yapmış oluruz. Çünkü Bill Gates'in kendisi bir program değilki yazılabilen birşey olsun. "Bill Gates'i kim yazmıştır" demeden önce Bill Gates'in yazılabilir birşey olduğunu göstermemiz lazım. İşte bu mantıktan hareket eden pekçok kişi makalenin konusu olan soruda olduğu gibi hataya düşüyor. Bu hata felsefede "kategori hatası" olarak biliniyor. Allah kavramı ait olmadığı bir kategoriye sokulup yanlış değerlendirmeye tabii tutulmuş oluyor. Çünkü Allah'ın sıfatlarından biride "Yaratılmamış yaratıcı"dır. Yani eğer kişi "Allah'ı kim yarattı?" derse aslında "Yaratılmamış olan yaratıcıyı kim yaratmıştır?" demiş oluyor. Bu soruda açıkca hatalı bir sorudur. Çünkü Allah bir yaratık değilki yaratılmış olsun. Dolayısıyla soru hatalı olduğundan cevap bile verilmez. Aslında bu noktada Allah'a inanıp inanmamanında bir önemi yoktur. Yani bu soru bir ateist için bile anlamsız olmak zorundadır. Yani bir ateistin eğerki Allah varsa "onu kim yarattı" diye sormaması gerekir. Sorgulamayın demiyoruz, herşeyin sorgulaması olur ama bu noktadan sonra sorgulama yapılamaz, burası akıl yürütmenin bittiği yerdir.

2-) Doğmamış, doğurulmamış, her zaman varolan, zamandan münezzeh birşey nasıl varolabilir? Allah'ın tanımından dolayı aklın almaması sonucunda varlığı ile ilgili şüpheye düşülmesi zor değil. Bu maddede dikkat çekilecek şey Allah'ın reddi halinde bile ateistlerin ezeliyet kavramından kaçamayacağıdır. Eğer Allah yaratılmamışsa ezelden beri var olması, sonsuz olması zorunludur ve bir ateistin bu durumu kabul etmesi gerekir aksi halde kendisi ile çelişir. Çünkü ya Allah'ı kabul edip sonsuzluğu ona atfetmeliler ya da Allah'ı reddedip maddeye sonsuzluk atfetmeliler. Ateistler açısından bunun orta yolu yoktur. Bir cetvel üzerinde zaman çizgisi hayal edin. Eğer evrenin bir başlangıcı varsa maddeninde bir başlangıcı vardır. Varolmaya başlayan herşeyin bir sebebi varsa(Kalam Cosmological Argument), maddeninde bir sebebi vardır ve buna sebep olan şey Allah'tır. Yani Evren(madde) varolmuşsa bu durumda ateistler Allah'a sonsuzluk atfetmeliler. Yani Allah zaman çizgisinde bir yerde değildir. Allah'ın reddi halinde ise maddenin bir başlangıcını yapmak isteseniz, zaman çizginin ortasına nokta koyamazsınız. Çünkü bu durumda madde, tıpkı Allah gibi ezeli konuma geçmek zorunda. Nitekim tarih boyunca ateistler evrenin ezeli olduğu görüşünü kabul etmişlerdir. O halde şu soruyu ateistlere sorabiliriz; Eğer evren sonsuz olabiliyorsa o halde Allah neden sonsuz olamasın ki? Allah'ın ezeliyetini kabul edemeyip "doğmamış ve doğrulmamış" açıklamasından tatmin olmayanlar, bilinçsiz, gayesiz maddenin ezeliyetini kabul açısından da büyük sıkıntı yaşayacağa benziyorlar. Çünkü bilimsel veriler evrenin bir başlangıcını gösteriyor.


Sonuç olarak ezeliyet konusunda maddenin ezeli olmasından ziyade Allah'ın ezeli olması akla daha yatkındır. Sonuçta bilinçli ve mükemmel bir varlığın ezeli olması gayet kabul edilebilirdir, çünkü o mükemmeldir. Mükemmelliğin ezeliyetle harmanlanması Allah'ın ezeli olması gerektiği kabulü açısından gayet akılcıdır. Hal böyle iken Allah'ın ezeliyetine karşı çıkmak, "Allah'ı kim yarattı?" sorusunu sorarak Allah düşüncesini çürütmeye çalışmak tamamen akla terstir.


3-) Bilim felsefesi açısından bu duruma yaklaşalım; Bir şeyin açıklaması için ayrıca o şeyinde açıklamasının açıklamasına ihtiyaç duyulmaz. Peki bu ne demektir. Şimdi daha önce hiç gitmediğimiz bir adaya ilk defa gittiğimizi düşünelim ve bu adada bir bilgisayar bulduğumuzu düşünelim. Muhtemelen bilgisayarı gördüğümüzde ilk düşüncemiz "bu adaya daha önce bir insan gelmiştir" şeklinde olurdu. Peki böyle bir durumda "bu insanı neyin oluşturduğunu bilmiyoruz, bu yüzden bu bilgisayarın açıklaması insan olamaz" diyebilirmiyiz. Kaynağın insan olduğunu söyleyebilmek için ayrıca insanıda açıklamak gerekiyor mu? Elbette hayır. Eğer her şeyin bir açıklaması gerekseydi bugün biz bilim dahi yapamazdık(Elde edilen verilerinde açıklaması gerektiği için). Her şeyin bir ilk nedeni olmak zorundadır. Aksi halde sonsuz gerilemeye gitmek zorunda kalırız ki böyle yaparsak hiçbir şeyi açıklayamayız. Çünkü X1'in nedeni nedir? diye sorsak X2 deriz. Peki X2'nin nedeni nedir? X3'tür. X3'ün nedeni nedir? X4....v.s Bu şekilde sonsuza kadar gider. Sonsuz gerilemeye düşmemek içinde ilk neden olmak zorundadır. Şimdi bu durumu "Allah yaratıcı olmuş olsaydı ne olurdu" şeklinde formüle edelim. Allah'ı biri yaratmış olması gerekseydi Allah'ı yaratanıda birinin yaratmış olması gerekirdi ve onun yaratıcısının yaratanınıda başka birisinin yaratması gerekirdi....ve onu yaratanıda....ve onuda yaratanıda....v.s bu şekilde sonsuza kadar gidecekti. Dolayısıyla yaratılma diye birşey hiç bir zaman mümkün olmayacaktı.(hiçbir açıklama mümkün olmayacaktı) Bu mantıktan hareketle Allah'ın yaratılmamış olması(sonsuz) zorunlu olmak zorundadır. Bu yüzden Allah varsa "onu kim yarattı?" demek mantıksız olur.


Belki 3. maddeye itiraz 2. maddeden gelebilir. Bir ateist "Madem Allah kendiliğinden hep var olabiliyor o halde evren kendiliğinden neden hep var olamasın?" diyebilir. Bu soruyu cevaplamak için şu iki boşluğu doldurmak yeterli olacaktır.


1- Evren kendiliğinden olamaz çünkü.....

2- Allah kendiliğinden olamaz çünkü.....

"Evren kendiliğinden olamaz çünkü..." kısmına doldurabileceğimiz makul sebepler varken.(Modern bilimsel veriler) "Allah kendiliğinden olamaz çünkü..." kısmına doldurabileceğimiz hiçbir sebep yoktur. Allah kendiliğinden olabildiği için evrende kendiliğinden olabilir diye birşey söz konusu değildir. Eğer bilim evrenin bir başlangıcı olduğunu gösteriyorsa bu başlangıca ne sebep oldu diye sormak gayet yerindedir. Eğer böyle bilimsel veriler olmasaydı bile bu pek birşey ifade etmezdi. Çünkü kıyaslama yapabilmek için şartlar aynı olmak zorundadır. Bir yandan gözlemlediğimiz söz konusu maddedir. Diğeri ise söz konusu madde olmayan yaratıcıdır.


4-) "Allah'ı kim yaratmıştır?" sorusunun sorulmasında felsefede ki "nedensellik ilkesi"nin iyi anlaşılamamış olmasıda yatıyor. Kimileri zannediyor ki "her şeyin bir nedeni" vardır. Ama doğrusu "Sonucu olan her şeyin bir nedeni" varolacaktır. Yani birşey sonuçsa bir nedeni vardır. Klayvede tuşlara basarsam ekranda bu yazılar belirir. Tuşlara basmam neden, yazıların çıkması sonuç olur. Ama kendisinin sonucu olmayan bir neden için(herşeyin nihai nedeni) nedensellik ilkesini işletemeyiz ki. Doğuşumuzdan itibaren herşeyi bir neden sonuç çerçevesinde kavrıyoruz çünkü bizler zaman ve mekana tabiyiz. Halbuyken zaman ve mekan dışındaki bir varlığı tahayyül edebilir miyiz? Eğer böyle bir varlık var ve ebedi ise neden zaman ve mekan içindeki sınırlılıklara tabii olsun ki? Bu çerçevede Allah, herşeyi aşkın olduğu için ezelden beri var, başka bir yaratıcıya muhtaç değil ve tek zorunlu gerçekliktir.



Bu dört maddeden ilk olarak "Allah'ı kim yarattı?" sorusunun kavramsal olarak tutarsız olduğu gösterildi. İkinci olarak maddeden ziyade Allah'a ezeliyet sıfatını vermenin daha makul olduğu gösterildi. Üçüncü olarak bir şeyin açıklaması yeterliyse ona neden olan şeyinde açıklaması olmasının gereksiz olduğu gösterildi ve itiraza cevap verildi. Son olarak malum sorunun nedensellik ilkesinin tam olarak anlaşılamamış olmasından kaynaklandığı gösterildi. Bu makale boyunca ister Allah'a inanın ister inanmayın "Allah'ı kim yarattı?" sorusunun hiçte mantıklı olmadığı gösterildi. Mantığını kullanan her ateistin eğer Allah varsa yaratılmış olmaması en mantıklı olanı demesi gerekir. Onlar açısından önemli olan Allah'ın var olup olmamasıdır, onun bir yaratanı olup olmaması değil.